Ne Kaa Ekmek O Kaa Köfte
M. JALE BAYAV
Tüsaf Yönetim Kurulu Üyesi
Eskiden bu kadar ürün çeşitliliği yokken sorgusuz sualsiz güven satarken şimdi neredeyse binlerce ürün seçeneklerine rağmen hala ucuz mal derdinde herkes. O da satın almak zorundaysa eğer!
Üniversite yıllarımda okulumuzun önünde tüm fakülte öğrencilerinin en az yemekhane kuyruğu kadar sıra olduğu meşhur “köfteci Kamil Usta” vardı. Çoğu zaman öğle yemeğimiz için tercihimiz o olurdu. Ne ızgarasının yağdan ya da pastan değişen tuhaf renginden, ne de sözde kirli elini temizlediği ama elinden daha kirli olan bezinden hiç huylanmaz, adeta bir şovmen gibi hazırladığı ekmek arası köfteleri büyük bir iştahla yerdik.
Gençliğimiz korkularımızın, endişelerimizin önüne geçiyordu belki ama asıl önemli olan Kamil Usta’nın sevgisini katarak bonkörce yaptığı sunumları da etkiliydi eminim.
Okul bitti ve gerçek ekmek kavgası başladı. Ekmeği büyütmek oldu en büyük derdimiz, çünkü ne kadar büyütürsek içi de o kadar daha çok köfte alacaktı.
İki farklı iş kolu denemelerinden sonra tesadüfen gelişen şartlar sonucu sigorta acentesi oldum.
Dediler ki “pastayı büyütün…” Ne anlama geldiğini birkaç ay sonra anlayabildim. Meğerse pasta hep aynı kalır ama kendi dilimlerini büyütmek için çaba gösterirmiş acenteler! Zaman içinde pasta büyüdü, büyüdü… Pasta renklendi, çeşitlendi, lezzetlendi, üretici de tüketici de aracı da herkes aynı keyfi almaya başladı. Yani evimize götürdüğümüz ekmek de boş değildi. Peki şimdi ne değişti de bizi neredeyse bir kuru ekmeğe talim ettirmeye çalışıyorlar.
Sorun kimde?
Fırıncılarda mı?
Ustalarda mı?
Satıcılarda mı? Bence hepsinde...
Rekabette kaliteyi düşürerek malı ucuzlatmayı kar sayıyorsak…
Ucuz malı tercih edip kullanılan malzemenin kalitesini sorgulamıyorsak…
Olan da doğru yoldan gidenlere oluyor
Kalitesiz ürünü bilinçsiz tüketiciye pazarlamayı büyük bir beceri olarak görüyorsak, işlerin bu noktaya gelmesi de kaçınılmaz olmuştur. Eskiden bu kadar ürün çeşitliliği yokken sorgusuz sualsiz güven satarken şimdi neredeyse binlerce ürün seçeneklerine rağmen hala ucuz mal derdinde herkes. O da satın almak zorundaysa eğer! Üretici, karlı ürünlerinin satılmasını istiyor. Tüketici almak zorunda ise hem ucuz, hem lezzetli hem de kaliteli olsun istiyor. Zavallı aracı da kuru ekmeğine daha ne kadar köfte ilave edebilirim derdinde ama bunu yanlış yollardan yapmak isteyenler yoldan çıkabiliyorlar. Olan da doğru yoldan gidenlere oluyor. Safça köfte sayısını artırmaya çalışalım derken bir bakıyoruz biz ekmeği büyüttükçe köfte sayısı azalıyor.
Üreticinin beklentileri ve istekleri “takla at, amuda da kalk düz duvarda da yürü…” “Belki o zaman sana bir köfte ilave ederim” durumunda. Sonra! “Canım istemiyor, vermiyorum”. Ya da “Bana ancak yetiyor, bir de seninle mi paylaşacağım” oluyor. Hatta daha da ileri gidip elimizdekine göz dikenler var. Marie Antoinette’nin söylediği iddia edilen “Ekmek yoksa pasta yesinler” komedisi içinde biz yine de pastayı büyütelim derim. Kim bilir belki bize de bir dilim daha fazla pasta yemek kısmet olur! Umut fakirin ekmeği…